30 Ocak 2006 Pazartesi

örökké

büyük sevgi, derin özlem

hem beraber hem de ayrı olmak

gülme ve ağlamayı getiriyor,

ebediyen

birbirini takip eden

güneş ve ay gibi


great love, deep missing.

being both seperate and together

bringing laughter and cry,

like sun and moon

following each other

eternally




29 Ocak 2006 Pazar

padlizsán

Şri Vrindavana dhama'da patlıcanları sulama şansını edinmiştim. Sabah çok erkenden uzun bir yürüyüşle tarlaya ulaşmış, bir kova alıp küçük patlıcanları sulamaya başlamıştım. Vrindavana'da toprak çok yumuşak ve bana inanmayabilirsiniz ama, ışıldar. Yeterli su alabilmeleri için her bir patlıcanın çevresine ellerimle havuzcuklar yapmıştım. Aylardan Aralıktı, sis vardı ve oldukça soğuktu. Yavaş yavaş su taşımaya ve patlıcanlara yardım etmeye devam ettim. Kutsal dhama'da yaşam aldıklarından apaçık benden daha saf olduklarından onlara hizmet edebildiğim için çok mutluydum. Derken, güneş sisin içerisinden yolunu açtı ve küçük patlıcanlara ulaştı. Onların neşesine bakakaldım, derin ve en narin aromalar bana ulaştı, sanki beni sevgi ile kucaklıyorlardı.


In Sri Vrindavana dhama, I had the opportunity to water eggplants. Very early in morning I took a long walk and reached a field, took a bucket and started watering little eggplants. In Vrindavana, earth is so soft and you may not believe me but, it is illuminious. I made small pools around each eggplant with my hands so they may have enough water. It was month of December, there was mist and quite cold. Gradually, I continued carrying water and helping eggplants. I was feeling very happy to be able to serve them, who were obviously more elevated then I am, having taken life within the holy dhama. Then, sun made his way through the mist and reached the little eggplants. I stood gazing at their joy, most delicate and deep aromas reached me, as if they embraced me with love.

28 Ocak 2006 Cumartesi

hóvihar

Günler sonra, kar fırtınası ayrıldı. Kuşlar aç, pencereye geliyorlar. Biraz ekmek bıraktım onlara. Rüzgarın olmaması garip geliyor şimdi ve güneş, ne denli kuvvetli, parlak. Günlerce onu görmediğimizden kolaylıkla unutmaya eğilimli oluyoruz ama güneş hep orada, daima sıcak ve hayat verici. Aynen bunun gibi, Krişna da daima burada, ve hep şefkatli. Biz unutmaya eğilimliyiz ve düşünüyoruz, "Göremiyorsam O nerede?" :-)

fırtınalar gelir ve gider.


Days later, the snow storm left. Birds are hungry, coming to window. I left a little bread for them. Having no wind feels awkward now and the sun, how strong and bright it is. Because we do not see it for many days, we tend to easily forget but the sun is always there, ever warm and giving life. Just like this, Krishna is also ever present, and ever compassionate. We tend to forget and think "Where is He, if I can not see?" :-)

storms come and go.

27 Ocak 2006 Cuma

eröö

"Sadece Şrimati Radharani sevgisinin gücü ile Krişna'nın güzelliğini, tatlılığını tam olarak tadar."

ei prema-dvare nitya radhika ekali
amara madhuryamrta asvade sakali

"Only Srimati Radharani, by the strength of Her love, completely relishes the mellow or beauty of Krishna."

20 Ocak 2006 Cuma

nagy szeretö

Çoğu zaman bloğa yazmanın kendimi ifade etmeye yetmediğini hissediyorum. O anda şarkı söylemeli, dans etmeli, resim yapmalı, harika prasadam sunmalı, düşünmeli ya da sadece uyumaya gidip rüya görmeliyim :-) Kalplerimizdeki derin ebedi sevginin; bhaktinin kendisini ifade etme yolunu bulmaya ihtiyacı var. Sevgi, iki bireyin birbirini etkilemesi demek ve bu ilişki öncelikle duyularla alınır ve verilir. (O şimdi dışarıda çok tatlı kar yağıyor :) teşekkürler RadheyShyama!) Eğer yaptığımız her türlü faaliyette kalbimizin sevgisini ifade edebilmesine izin verirsek, gerçekte yemek yiyerek değil, bu müthiş sevgili kalpten, ruhumuzdan enerji aldığımızı görebiliriz. Ve onun ebedi sevgi dolu ilişkileri bizlere daimi tatminiyeti verir.


Many times I feel blogging is not enough to express myself. At that moment I should sing, dance, paint, offer great prasadam, meditate or just go sleep and dream :-) Bhakti, the deep eternal love in our hearts needs to find a way to express herself. Love means there is interaction between two individuals and this relation is first received and given through our senses. (Oh now it is snowing so lovely outside, :) thank you RadheyShyama!) If we just let our hearts desire to express love inside whatever activities we are doing, we may see that actually we are not receiving energy through eating, but from this great loving heart, our soul. And her loving eternal relationships do give us continious satisfaction.

17 Ocak 2006 Salı

akadály az úton


We are practitioners of bhakti, devoting ourselves to the revealing of unconditional love that lies in our heart. This bhakti is so delicate, in any moment it may recoil back or again come out in sunshine, just like a snail. To keep it alive and happy, we need to give affection.

Give affection, by giving you will receive affection and that love will keep on the real unconditional love growing. Knowledge and philosophy do help, but can not feed your heart to grow and understand the wisdom behind bhakti.

Why do I write these now? Because I see many on the path of bhakti have missed to give and receive affection. To most this seems like "a block on the way." But if only we try to be more courageous, we'll see that it works just the opposite :-)


16 Ocak 2006 Pazartesi

darsan

Bugün Şri Şri Gauri Gaura Krişna Guru Maharajıma sunabilmem için yeni fotoğraflarının çekilmesini kabul ettiler.

Today Sri Sri Gauri Gaura Krishna accepted to have new photos so I may offer to my Guru Maharaja.

15 Ocak 2006 Pazar

segit

aynen bir çiçek tarlasının üzerinde uçar gibi

öylesine eşsiz kişiliklerle karşılaşırız

narin aroma ve biçimlerde,

hisseder ve ayrılırız

birbirimizi daha uzun görebilmeyi dilesek de.

rüzgarlar hafif kanatlarımızı yakalar

ve bizi kaldırır

başkalarına.


sadece hepsinde

Krişna'nın güzelliğini görmek

ilerlememe yardımcı oluyor.



just like flying over a flower field

we meet so unique personalities

in fragrant aromas and shapes,

we feel and seperate

even we may desire to see each other long.

winds catch our light wings

and carry us off

unto others.


only seeing in all of them

beauty of Krishna

helps me go on.

14 Ocak 2006 Cumartesi

boldog

Aradığınız tüm mutluluk ve daha da fazlası şu kelimelerin içerisinde yatıyor:

"Hare Krişna Hare Krişna Krişna Krişna Hare Hare
Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare"

Ben yanılmış bir insanım, ama yine de bu kelimelerin tatlılığı bir defa kalbime değdi, ve bu değiş beni yüzleştiğim tüm körlüğüme rağmen çok kuvvetli tutuyor. Bu mantrayı anlamaya çalışmaya çok değer, hiç birşey ve hiç kimse kendinize ondan daha çok yaklaşamaz. Bu çabanın kendisi yaşama mutluluk getiriyor :-)



All bliss you are looking for and more is resting inside these words:

"Hare Krishna Hare Krishna Krishna Krishna Hare Hare
Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare"

I am an illusioned person, yet the sweetness of these words has once touched my heart, and that touch keeps me all strong regardless of all the blindness I am facing. It is highly worth to try to understand this mantra, nothing and noone else can come more closer to yourself. This endeavor itself is making life blissfull :-)

12 Ocak 2006 Perşembe

hazavágyódó

kalbim dinler
pembe nilüferlerin seslerini

kalbim görür
karlı kuğuların güzelliğini

ve ayın sessizliği
hepsinin evi

bu evde
kelimelerin anlamı az.



voices of pink lotuses
my heart listens

beauty of snowy swans
my heart beholds

and silence of the moon
home to all

words have little meaning
inside this home.

11 Ocak 2006 Çarşamba

szél

Bulutlar mutlulukla yüzüyor, ağaçlar salınmaktan zevk alıyor, çiçekler aroma saçıyor, sarim hafifçe sürükleniyor. Yeryüzündeki herkes bu hoş rüzgarla uyum içerisinde ve bunun gibi, Krişna da şefkatli sevgisi ile sana karşılık veriyor. Hiç yalnız değilsin.


Clouds happily swim, trees enjoy swinging, flowers spread aromas, my sari floats lightly. Everyone responds on earth to this delightful wind and likewise, Krishna is responding to you in tender love. You are never alone.

bulut . . . {szél}

10 Ocak 2006 Salı

pöntü & szölö szemü

Onların düşünemediğini ve hissedemediğini kim söyleyebilir?

Who can say they can not think and feel?


Pöntü


Üzüm gözlü Grape eyed


9 Ocak 2006 Pazartesi

megtelt

bazen yaşam
taşıyabileceğinden
çok daha fazla d o l u
gibi görünür.

Krişna'nın verdiği
herşey
ne harika.


sometimes life
seems
much more f i l l e d
then it can carry.

how wonderfull
everything
Krishna gives.

4 Ocak 2006 Çarşamba

fogás

Sanırım bloğa yazdığım bazı rüya ve öykülerim gerçek yaşama karışmaya başladı. Zümmö ile konuşabilmeyi arzuluyorum.

"Zümmö"

"Yes? Ah bu komik aceleci sesi yine duymak güzel. Ancak onu göremiyorum. . .

"Zümmö, bir zamanlar bir şiir yazmıştım, nélküled ve bir iki gün sonra seninle garip bir şekilde tanışmıştım, beni ayaklarımı yumuşak yeşillere değdirebileceğim yere götürmeye diretmiştin."

"Evet ve sen bana çok sorun çıkarttın, gitmemekte direttin, sonra da yolda uyuya kaldın." Sesi yorgun geliyordu.

"Yolda derken ne demek istedin?" Şaşkınlıkla sordum. "Yolculuk yaptık mı?"

"Oldukça yol gittik, yine de geçeceğimiz bir iki dağ var. Ne olursa olsun seni götüreceğimi sana söylemiştim. Şimdi, lütfen dinlenmeme izin ver."

İnanılmaz! Bu küçük arı onunla yolculuk yaptığımı sanıyor. . "Ama ben bir cm dahi kıpırdamadım dahi, hala buradayım! Bu nasıl oluyor Zümmö?"

Yüksek sesle güldüğünü duydum, "O bir oyun, sadece Krişna'nın oyunu. Hafifçe taşınıyorsun, yavaş yavaş ve zamanı geldiğinde gerçekten olmak istediğin yere vardığını göreceksin, ve beraber olmayı dilediğin insanların yanında bulacaksın kendini."

"O o, Zümmö sen çok biliyorsun." Hayretimi saklayamadım.

"Evet, uzun zamandır hizmetteyim, görevlerimin bir başlangıcı yok." Esnediğini duydum.

"Zümmö, kendimi tamamıyla kontrolden çıkmış hissediyorum. Arzuladım ve sen beni taşıyorsun ama bu çok ama çok daha büyük bir sahnedeki küçük bir parça sanki. . . Zümmö, beni duyuyor musun?"

"Hmmm. . . pek çok abim ve ablam var."

"Ee? İç çekişini duydum. "Zümmö!" İmkansız. . . Oo, horlamaya başladı :-) görünüyor ki biraz daha yolumuz var. . . Hare Hare, ama beni nasıl da kandırdı! Hare Hare


Hare Hare. . .

gerçek şu ki, kalbim oyundan dolayı müthiş mutluluk içinde, sadece bu aklım, onun "tam görüşe" sahip gözleri yok ve Hare Hare tüm gerekli görüşü sağlayarak onu sakinleştiriyor.




I think some dreams and stories I've written on blog are climbing up into real life. I desire to talk to Zümmö.

"Zümmö"

"Yes?" oh this hurried funny voice, nice to hear again. I cant see him though. . .

"Zümmö, once I wrote a poem nélküled and just some days after I met you weirdly, you insisted you would take me to the place where I can touch my feet to soft greens."

"Yes and you brought me alot of trouble, you resisted not to go then, fell asleep on the way. " He sounded tired.

"What do you mean on the way?" I asked in surprise. "Have we traveled??"

"Quite a way, yet there are some more mountains to pass. I told you, I will take you no matter what. Now, please let me rest."

Amazing! This tiny fat bee thinks I've traveled with him. . "But I havent moved one cm away yet, I'm still here! How can this be Zümmö?"

I heard him laugh loud, "That is the trick, Krisna's trick only. You are being carried lightly, slowly slowly and when it is time, you will actually see that you have arrived to the place you desired to be, and be right next to the people you desired to be with."

"O o, Zümmö you know alot." I couldnt hide my amazement.

"Yes, I am in service for so long time, there is no begining of my duties." I heard him yawning.

"Zümmö, I feel I am completely out of control. I desired and you carry me but this seems only a tiny piece of a bigger, much bigger scene. . . Zümmö, are you hearing me?"

"Hmmm. . . I've got many many brothers and sisters"

"And so?" I heard him sigh deeply. "Zümmö!" Impossible. . . Oh he started snoring :-) so it seems we have some more way ahead. . . Hare Hare, but how he tricked me!! Hare Hare


Hare Hare. . .

truth is, my heart is greatly happy about this tricking, its just this mind, she has no eyes to "see through" and Hare Hare calms, giving all needed vision.




2 Ocak 2006 Pazartesi

herkül

Köpeklerimizin beni mi yoksa pabuçlarımı mı sevdiklerinden emin değilim. . :-) zekiler, pabuçsuz bir yere gitmeyeceğimi biliyorlar.

Herkül eve geldiğim sabah pabuçlarımla uyudu.

I'm not sure whether our dogs love me or my shoes. . :-) they are intelligent, know that I wouldnt go away without shoes.

Herkül slept with my shoes on the morning I arrived home.